ANASAYFA » KALİTELİ SÜT ÜRETİMİ İÇİN BİLİNMESİ GEREKENLER

Son yıllarda, sütün içeriğindeki bakteri sayısı ve bununla bağlantılı olarak ortaya çıkan vücut (somatik) hücresi sayısındaki artış, sütün miktarında yarattığı düşüşle işletme ekonomisine, sütün kalitesinde meydana getirdiği gerileme ile de süt sanayicisinin peynir üretimine büyük darbeler vurmaktadır.


Bu açıdan bakıldığında, vücut hücresi (somatik) sayısı, sütün kalitesini belirlemede önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer taraftan çiğ süt içeriğinde saptanan vücut hücresi sayısı, hayvanın meme sağlığının göstergesi olması özelliği ile yetiştiricinin, kaliteyi arttırmak açısından güvenilir bir kıstas olma özelliği nedeniyle de sanayicinin dostu konumundadır.


Sütteki Vücut (somatik) Hücresi nedir ?

İnek, vücudunu enfeksiyonlara karşı koruyabilecek mükemmel bir bağışıklık sistemine sahiptir. Vücudun herhangi bir bölgesinde meydana gelecek bakteri oluşumunu engellemek veya oluşan bakterilere karşı savunma mekanizması oluşturmak veya zarar gören dokuyu tamir etmek amacıyla, beyaz kan hücreleri (lökositler) kullanılmaktadır. Buna ek olarak, sütün salgılandığı meme dokusunda, ortaya çıkan fizyolojik değişim ve gelişimin sonucunda çeşitli hücre döküntüleri gözlenmektedir. Bunlar, süt salgılayan ölü alveol hücreleri ve dokunun yenilemesinden dolayı dökülen epitel hücreleridir. Bu hücrelerde somatik hücre kapsamında yer almaktadırlar.

Özellikle memede meydana gelecek klinik veya subklinik mastitis vakalarında, bahsedilen hücrelerin çiğ süt içeriğindeki sayılarının arttığı gözlenmektedir. Bu açıdan bakıldığında somatik hücre sayısı ile mastitis arasında yüksek bir ilişki mevcuttur.Gerek bireysel olarak ineklerden, gerekse işletmenin süt toplama tankından ayda bir alınacak nümunelerde somatik hücre sayımı yapmak, işletmede yetiştirilen sürü ve bireysel olarak ineklerin meme sağlığı ve gizli mastitisle mücadele konusunda önemli bir gösterge olmaktadır. 

Çiğ sütün mililitresindeki vücut hücresi sayısının 200 bin adet ve altında olması halinde süt veriminde bir kayıp olmamaktadır ve bu tür çiğ sütler kaliteli süt olarak tanımlanmaktadır. Çiğ sütün mililitresinde vücut hücresi sayısının 400 bin adet civarında olması halinde, inek başına günlük süt üretiminde 1,2 litre kayıp, 500 bin adet civarına yükselmesi halinde, günlük süt kaybı 3,3 litre, 1 milyon 500 bin civarına çıkması halinde ise, inek başına günlük süt üretimi 14,6 litre azalmaktadır.
Yetiştirici, her türlü işletme koşulu uygun olmasına rağmen, sürüsünde süt miktarı ve içeriğinde (%yağ, %protein) zaman zaman meydana gelen ani ve süreli düşüşler karşısında paniklemekte, bu olumsuz gelişmeyi daha çok kesif yemin kalite ve miktarına maletmekte, aslında problemin çiğ süt içeriğindeki vücut hücresi sayısının artışından kaynaklanabileceğini tahmin edememektedir.

Avrupa Birliği ülkelerinde, üretilen çiğ sütün içeriğindeki vücut hücresi sayısının azami 400 bin adet / mililitre olması şart koşulmaktadır.Çiğ sütteki vücut hücresi sayısının düşük tutulabilmesi açısından bilinmesi gereken konuları şu şekilde özetlemek mümkündür;

1)Genetik Boyut
Çiğ sütteki vücut hücresi sayısının kalıtım derecesi %10 olarak tahmin edilmiştir. Bunun anlamı, çiğ sütteki vücut hücresi sayısı bakımından inekler arasında gözlenen farklılık, %90 oranında çevre koşulları tarafından belirlenmektedir. Diğer taraftan, sütteki vücut hücresi sayısı ile mastitis enfeksiyonu arasında genetik korrelasyon 0.70, süt verimi ile olan genetik korrelasyonu ise, 0.30 olarak tahmin edilmiştir. 

Bunun anlamı, sütün miktar ve içeriğinde meydana gelen önemli değişmelerin kısacası, mastitisin en güvenilir göstergesi sütteki vücut hücresi sayısıdır.Yine yapılan diğer bir araştırmada, ilk beş laktasyon ait veriler üzerinde çalışılmış ve sütteki somatik hücre sayısının sonraki laktasyonlarda tekrarlanma derecesi 0.35 olarak tahmin edilmiştir.

Hayvan ıslahında kalıtım derecesi düşük olan verim özellikleri açısından olumlu bir ilerleme sağlamak için en etkili yöntem, pedigriye yani ebeveynlerine ait sonuçlara göre seleksiyon yapmaktır.

Sonuç olarak, mastitise karşı direnç olarak adlandırılan özellik açısından, ebeveyn değerlerini de dikkate almak koşulu ile seleksiyon programının düşük vücut hücre sayısına sahip çiğ süt üreten inekler lehine yapılması, sürüde zamanla iyileşmenin gerçekleşmesini, dolayısıyle de üretilen sütün kalitesinin yükselmesini sağlayacaktır.

2) Bilinçli Sürü Yönetimi
Bir inek günlük yaşamının 2 ile 4 saatini sağımda, geriye kalan süreyi ise barınak içinde veya gezinti alanında geçirmektedir. Düşük vücut hücreli çiğ süt üretmek bakımından, sürüye sağımhane ve gezinti alanlarında sağlanan çevre koşullarının eşit kalitede olması sağlanmalıdır. 

Bu açıdan gerekli hijyen tedbirlerinin yanısıra, ineklerin işletme sınırları içerisinde sert ve sivri cisimlere, güneşe, yağmur ve kar yağışlarına ve aşırı soğuklara karşı koruyucu tedbirler almak suretiyle, ineklere konforlu bir çevrenin temin edilmesi gerekmektedir. Özellikle meme ile direk temas eden ahır durakları ve gezinti alanlarının kuru, havadar ve iyi bir drenaj sistemine sahip olması yanında, sert ve sivri ekipman veya oluşumlar içermemelidir.

Türkiye'de yetiştiricilerin çoğu, sağım öncesinde memelerin temizliği konusunu kabul etmekte, ancak sütteki vücut hücresi sayısının artmasında oldukça etkili olan meme başlarının ıslak veya sulanmış kir ile sağılmaması konusunda gereken hassasiyeti göstermemektedirler. Bu tip meme başları ile sağım yapılması halinde, bakteri bulunan su damlalarının meme başlarından aşağı doğru sızmakta ve bununla bağlantılı olarak bakterilerin meme başlarının ucunda yoğunlaşması ve meme çeyreklerine geçişi daha kolay olmaktadır.

Sprey yöntemi ile yıkamanın da aynı sonuçları doğurabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenlerden dolayı, meme başlarının sağım öncesi yeterli miktarda su ile yıkanması ve bir kez kullanımlık kağıt havlu ile kurulanmasına itina gösterilmelidir.İnekler, sağım esnasında şiddetli bir fizyolojik değişime maruz kalmaktadırlar. Sağım işlemi, ineklerin psikolojileri üzerine etki bakımından en önemli işletme zamanıdır. 

Bir saat içerisinde sağılan inek sayısı, işletmenin başarısı açısından önemli bir faktör olmasına karşılık, ineğin sağlığı açısından oldukça dikkat edilmesi gereken bir konudur.Sağım işlemine, düşük vücut hücreli süt elde etmek açısından bakıldığında, sütün memeden salgılanması ile birlikte, tekniğine uygun bir şekilde tamamen sağılarak memeden uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu açıdan, memenin sağım öncesinde temizlenip kurulandıktan sonra 30 saniye kadar elle masaj yapılarak süt salgısının uyarılması ve bunu takip eden 1 dakika içerisinde sağım başlıklarının tekniğine uygun bir şekilde meme başlarına takılmalıdır. 

Diğer taraftan memeleri çok kirli olan ineklerin temizlik işlemi için daha fazla itina gösterilmesi esastır.Sağım sonrası, en az sağım öncesi kadar büyük önem taşımaktadır. İneklerin çoğu sağım esnasında yaşadıkları fizyolojik ve psikolojik etkileşim nedeniyle, sağımdan hemen sonra yere yatma eğilimi göstermektedirler. Bu durum, bakterilerin meme bölmelerine geçişi için uygun bir ortam yaratmaktadır.

Bu nedenle sağımı biten ve memeleri dezenfekte edilen ineklere kesif yem vermek veya müdahale etmek suretiyle yaklaşık 10 dakika kadar ayakta durmaları sağlanmalıdır. Bu uygulama, ineğin meme başlarında yer alan ve bakteri girişini engelleyen kasların kapanması için yeterli süreyi temin edecektir.

Sağım sonrası daldırma yöntemi ile dezenfeksiyon yapan işletmelerin özellikle soğuk havalarda dikkatli olması gerekmektedir. Soğuk hava ile aniden karşılaşan, daldırma yöntemi ile ıslanmış ve henüz sıcak olan meme dokusunda kan akış hızının artmasına bağlı problemler ortaya çıkabilmektedir.İşletmelerde yapılacak aylık kontrollerde çiğ sütünde vücut hücresi sayısı 400 bin adet/ml ve üzerinde olan ineklerin kulak numaralarının listelenerek sürüden ayrı bir yere alınarak, sütlerinin başka bir yerde toplanmasını sağlamak gerekmektedir. 

Bu durumdaki ineklerden vücut hücresi sayısı altı ay boyunca 400 bin adetin üzerinde olan inekler ya tedavi amaçlı olarak kuruya çıkarılmalı veya sürüden ayıklanmalıdırlar.Sağım makinesi, ineğin süt veren meme dokusu ile en fazla temas eden ekipman olması nedeniyle işletmelerde büyük önem arzetmektedir. Bu açıdan sağım makineleri veya sabit sağım sistemlerinin yılda iki kez veya 1000 saatlik çalışma sonunda kontrol ve bakımlarının yapılması zorunludur. Arızalı makine ile sağım yapmak, meme dokusunun zarar görmesine dolayısı ile sütte vücut hücresi sayısının artmasına yol açacaktır.

3) Diğer Faktörler

Sütteki somatik hücre sayısı, laktasyon sayısı ve laktasyon safhasına bağlı olarak değişmektedir. Birinci laktasyondaki sağlıklı bir ineğin sütündeki somatik hücre sayısı 200 bin adet / ml civarında iken, bu değer beşinci ve sonraki laktasyonlardaki ineklerde 800 bin adet / ml civarına çıkmaktadır.


Geç gebelik ve laktasyonu izleyen ilk iki hafta boyunca sütteki somatik hücre sayısı oldukça yüksek düzeydedir. Bu durum, ineğin bağışıklık sisteminin kritik bir dönem olan buzağılama devresinde, buzağısına süt sağlayacak olan meme dokusunu hastalıklara karşı korumak amacıyla dokuyu lökosit (beyaz kan hücresi) bakımından zenginleştirmesinden kaynaklanmaktadır. Bu seyir, doğumu izleyen ikinci hafta sonundan itibaren normale dönmektedir.


Sıcaklık stresi de sütteki vücut hücresi sayısının artmasına neden olan faktörlerdendir. Yüksek sıcaklık ve yüksek nem karşısında sıcaklık stresine maruz kalan ineğin bağışıklık sistemi zayıflamakta, hastalık etkenlerine karşı hassasiyeti artmaktadır. Bu açıdan bakıldığında sıcak yaz aylarında çiğ sütte gözlenen vücut hücresi sayısı kış aylarına oranla daha fazladır. 

Ülkemizde Akdeniz ve Güney Doğu Anadolu bölgelerindeki yetiştiricilerin sıcak yaz aylarında oluşabilecek sıcaklık stresine karşı gerekli tedbirleri zamanında alması büyük önem taşımaktadır.

İneğin kızgın olması da vücut hücresi sayısında bir miktar artışa neden olmaktadır. Ancak bu artış hastalık etkeni olmaması halinde geçici olup, bir süre sonra normale dönmektedir.


Bahsedilen nedenlerden dolayı, ayda bir işletmelerin süt toplama tanklarından ve bireysel olarak ineklerden alınacak süt numunelerinde hücresel sayımın yapılmasının, kaliteli süt üretimi ve ineğin verim performansı açısından esas olduğu unutulmamalıdır.